Bölgedeki incelemelerini 3 ay arayla sürdüren İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu Başkanı Gülay Çolak Çalışkan, gördüklerini paylaştı. Gözlemler, davaların sürmekte olduğu alanlarda dikkat çekici tespitler içeriyor ve uygulamaların çevreye zarar verebileceğine vurgu yapıyor.
Çalışkan, kümes bile yapmanın yasak olduğu alanlarda inşaata başlanmasının, özellikle su kıyısında yürütülen çalışmalarda ortaya çıkabildiğini belirtti. “Maalesef en korunması gereken bölgelerden başlanıp geriye doğru bir uygulama planı oluşturuluyor. Mahkemeden bir yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı gelmeden önce de alanların daha geniş bir kısmı tahrip ediliyor ve işler bitirildikten sonra hukuka aykırılık tespit edildiğinde yapılacak hiçbir şey kalmıyor.”
Çalışkan, TOKİ’nin Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere’de 10 bin konutluk bir inşaatın sürdüğünü ve ayrıca 2,5 milyon metrekarelik bir alanın daha imara açıldığını söyledi. ÇED raporları ve imar planlarına açılan davaların ise devam ettiğini belirtti.
Gülay Çolak Çalışkan şu sözlerle devam etti: “Hukuka aykırı söylem ve bahaneler arasında, burası su alanı ve içme suyu ihtiyacı için hâlâ kullanılmaktadır. Ancak Cumhurbaşkanlığı kararıyla buranın içme suyu özelliğinin kaybedildiği ilân ediliyor. Bu, hukuka aykırı bir söylem ve bahane olup, bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla doğal alanın veya su alanının ortadan kaldırılması mümkün değildir.”