Enflasyonun yüksek seyrettiği Türkiye’de asgari ücretlilerin durumu yaklaşan yıl için yeniden şekilleniyor. Morgan Stanley, ABD merkezli bir banka olarak, yeni yılda asgari ücretin enflasyon hedefleriyle uyumlu biçimde %20-25 arasında zam alacağını öne sürüyor. Eğer bu çerçeve gerçekleşirse, %20 zam durumunda net asgari ücret 26.524 TL’ye, %25 zam durumunda ise 27.630 TL’ye yükselmiş olacak.
Geçen yıl aralık ayında da benzer bir öngörü paylaşan banka, bu yıl için %30-35 aralığında bir artışı işaret etmiş ve öngörüsünün doğru çıktığı anlaşılıyor. Ancak AÇLIK SINIRININ ALTINDA kalma endişesi sürüyor. Merkez Bankası’nın hedeflenen enflasyon rakamları gerçekçi olmadığı sürece asgari ücretli için açlık sınırı hâlâ geçerli bir sınır olarak kalmaya devam ediyor.
Türk-İş’in ağustos verilerine göre dört kişilik bir ailenin gıda harcaması için gereken tutar 27.111 TL, temel harcamalar için gerekli olan miktar ise 88.310 TL’yi buluyor. Şu anki %20 zam senaryosu bile açlık sınırını karşılamıyor; %25’lik artış bile refah seviyesini güçlendirmeye yetmiyor. Şubat 2026’da zamlı maaşla birlikte açlık sınırı yaklaşık 30.000 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 100.000 TL’ye dayanabilir. Böylece asgari ücretli, ilk maaşında bile satın alma gücünde anlamlı bir artış hissedemeyecek.
Avrupa karşılaştırması açısından baktığımızda, Türkiye şu an Avrupa’da en alt sıralarda yer alıyor. 22.104 TL olan net ücretin satın alma gücü, yılbaşında 601 Euro iken şu anda yaklaşık 456 Euro’ya geriledi. Ukrayna, Moldova ve Arnavutluk gibi ülkelerin ardından, Avrupa’da en düşük asgari ücretli konumundayız. Satın alma gücü değişiminde ise bu yıl Türkiye, olumsuz bir hızla ilerliyor; Euro bazında yoksullaşma oranı Türkiye’de %24.1 olarak kaydedildi. Bu tablo, asgari ücretli için hayatı sürdürmenin giderek daha maliyetli olduğunu gösteriyor.